İnsanlar dinsiz belki yaşayabilir ama adaletsiz yaşayamazlar

Yazılarımıza başlarken, asıl amacımızın, hak arama bilincine katkı yapmak olduğunu vurgulamıştım. Ve ilk konuyu da faturalarımızda, önemsiz gördüğümüz bazı tutarların aslında ne kadar önemli olduğunu izah etmeye çalıştım.

Bu hafta içinde haberleri izleyenlerin dikkatini çekmiştir umarım. Elektrik dağıtım şirketleri yaklaşık 25 milyon TL. kayıp kaçak bedeli iadesi yapmışlar.

Tabii bu iadeler, hak arayan bilinçli tüketiciler sayesinde gerçekleşti. Görüleceği üzere bizlerden haksız olarak tahsil edilen tutarlar küçümsenecek gibi değil.

Bu konuda, bankaların iade ettikleri hesap işletim ücreti, kredi dosya masrafı vs. adlardaki tutarları da hesap ettiğinizde ciddi bir ekonomik kaynak oluşturuyor.

Tüm bunların yanında, vatandaş hak aramalı dediğimde, çoğunlukla “adalet mi kaldı? kimi kime şikayet edeceğiz?” şeklinde tepkiler alıyorum.

Pek çoğumuz, “bize yapılan haksızlıklara itiraz etsek işimizden oluruz” diyerek haksızlıklara tepkisiz kalıyoruz.

Hele günümüzde güçlü olanın haklı çıktığı, güçsüz olanın ise ezildiği olaylara şahit oluyoruz. Bu olaylar bizim adalete olan güvenimizi belki iyice ortadan kaldırıyor.

Ancak sürekli hatırlamamız gereken birşey var.

Adaleti tesis edecek, adaleti talep edecek yine bizleriz. Adaletin gökten zembille inmesini beklersek, hepimiz tüketim kölesi haline geliriz.

Hem her fırsatta “adalet mülkün (devletin) temelidir” sözünü tekrarlamıyor muyuz?

Üstelik her cuma bize “Allah size, iyiliği, doğruluğu ve adaleti emrediyor” emri hatırlatılmıyor mu?

Bu durumda bize hak aramaktan, adaleti talep etmekten başka bir yol kalmıyor.

Siyasi konuda bir deha olan ve günümüzde başvuru kaynaklarından biri olan Nizam-ül Mülk diyor ki:

“Küfr ile belki amma zulm ile payidar kalmaz memleket”

Bu sözü günümüz Türkçesine “insanlar belki dinsiz yaşayabilir ama adaletsiz yaşayamazlar” şeklinde çevriliyor.

Evet bu söze tepki gösterenleriniz olabilir. Ben bu tepkinin yersiz olduğunu belirteceğim.

Çevrenizde pek çok dindar vardır. Dindardır ama adaletli değildir. Biraz vicdanlı düşündüğünüzde, dindar olmanın yetmediğini, adaletli ve vicdanlı olmanın zorunlu olduğunu siz de kabul edersiniz.

***

Gündeme ilişkin bir not.

Geçtiğimiz hafta alışılmışın dışında ama beklenen bir gelişme yaşandı. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, başbakanlığı ve parti genel başkanlığını bırakma kararı aldı.

Özellikle de yol arkadaşlığının önemini vurgulayıp yalnız bırakıldığını belirtti.Bu gelişmeler üzerine, özellikle sosyal medya hareketlendi. Her zamanki gibi bilgi rüzgarı ve algı oluşturma çabaları başladı.Özellikle perde arkasında neler dönüyor. Neden bunlar yaşandı diye merak eden okurlarımız için bir film tavsiyesinde bulunacağım.

“Başkanın Adamları”

Her dönem için geçerli, siyasi algı oluşturma çalışmalarını anlamamıza yarayan bir film olarak değerlendiriyorum. Belki izleyenler vardır. İzleyen izlemeyen herkese tavsiye ederim.

Bir sonraki yazımızda buluşmak ümidiyle, algı oyunlarından arınmış, hukuka bağlılığın oluştuğu, barış ve huzur dolu bir Türkiye temennisiyle…

“Herkes için hukuk, herkes için adalet!”

Bir cevap yazın

Back to Top

İnsanlar dinsiz belki yaşayabilir ama adaletsiz yaşayamazlar

by yonetici time to read: 2 min
0