Kira ilişkilerinde kiracı para veren el, ev veya işyeri sahibi de para alan el konumundadır.
“Kiracım kirayı ödemedi ve terk edip gitti. Anahtarı da bırakmadı. Ama ben kapıyı kırarak ya da çilingir getirerek açtım ve içeri girdim. Ev benim değil mi kardeşim!”dediğinizde başınız derde girebilir.
Bu hafta taşınmaz kira sözleşmeleri ile ilgili yazmayı tercih ediyorum. Zira günlük yaşamımızda karşılaştığımız bazı soru ve sorunlar bu konuda bilgi eksikliği olduğunu ortaya çıkardı.
Tabi buradaki yazılarımızın amacı hukuki danışmanlık yapma niteliğinde olmadığı için, kanun maddeleri ve metinlerine başvuru yapılmadan pratik hayatta işe yarayacak bilgilerin özetlenmesi ile sınırlı kalacaktır.
Kira sözleşmeleri karşılıklı sözleşmelerdendir. Bir tarafta kiraya veren, diğer tarafta kiracı yer alır.İster ev isterse işyeri kiralansın sözleşmenin niteliği değişmez.
Kira sözleşmeleri her iki tarafa da hak ve yükümlülükler getirir.
Kiraya veren kişi, kiraladığı taşınmazı kiracısına teslim etmek ve kiracısının kullanımına sunmak zorundadır. Bunun karşılığında da taraflar arasında belirlenen kira parasını isteme hakkına sahiptir.
Kiracı ise, kiraya veren ile kararlaştırmış olduğu kirayı belirlenen sürede ödemek zorundadır. Bunun karşılığında da kiraladığı taşınmazı kullanma hakkı elde eder.
Buraya kadar pek çok kişinin bildiği bilgileri özetlemiş olduk.Şimdi kiracı ile kiraya veren arasında yaşanan bazı sorunları ele almaya çalışalım.
– Sözleşme süresi bittiğinde taşınmazın (ev veya işyerinin) sahibi, kiracıyı taşınmazdan çıkarabilir mi?
Hayır, çıkaramaz. Özellikle ev ve işyeri niteliğinde çatılı taşınmazlarda yapılan kira sözleşmelerinde süre bittiği için kiracı çıkarılamaz. Ancak kiracının kendi isteği ile çıkması gerekir.
Kiracı, kiralarını süresinde ve düzgün (aksatmadan) ödediği takdirde, taşınmazdan çıkmak istemediği sürece –yasada belirlenen sınırlı şartlar dışında – sözleşmenin süresi bitti diye çıkarılamaz.
Bu konuda taşınmaz sahibi, kiracısına baskı yaptığı, korkuttuğu veya tartışma çıkardığı takdirde suç işlemiş olur.
– Kiracım, kirayı ödemedi, aylardır da eve uğramıyor. Ben kapıyı kırıp veya çilingirle açık girebilir miyim? Sonuçta ben ev sahibiyim. Tapusu benim.
Tapuya güvenerek, kiracınızın evine izinsiz girdiğiniz takdirde hem konut dokunulmazlığını ihlal hem de hırsızlık suçu nedeniyle yargılanabilirsiniz.
Evin veya işyerinin tapusu size ait olsa da kira sözleşmesi ile kiracınıza üstün hak tanımış oluyorsunuz. Kiracınız kirayı ödemese dahi, izinsiz olarak ve zorla kiracınızın eşyalarını çıkaramazsınız, eve veya işyerine izinsiz giremezsiniz.
Kiracınız sizin hakkınızda şikâyetçi olduğu takdirde, hem konut dokunulmazlığını ihlal hem de hırsızlık suçu işlemek sebebiyle ceza davası açılabilir.
Başka bir tabirle haklı iken haksız duruma düşersiniz.
– Kiracım kirayı ödemiyor, evi terk ettiği halde anahtarı teslim etmiyor. Bu durumda ne yapmalıyım?
Bu durumda yapılacak tek yol, icra ve mahkeme yoluyla taşınmazın tahliyesini (boşaltılmasını) sağlamaktır.
Hukuka başvurduğunuzda süreç uzayacak ve hakkınıza geç kavuşacaksınız. Ancak bunun dışındaki yollara başvurduğunuzda ise başınız derde girecektir.
Mülk sahiplerine yaptığım çağrıyı buradan bir kez daha tekrarlayayım.
Kiracı seçerken, en yüksek kirayı ödeyeni değil, güven veren kiracıyı seçin.
Kiracıyı seçerken, en yüksek kira ödeyeni tercih eder kiracının özelliklerine ve referanslarına dikkat etmezseniz sorunlara hazırlıklı olun.
Güvenilir iyi bir kiracı bulduğunuzda ise, gerekirse yılda bir kira almayıp kiracınıza jest yapın.
Zira memnun kalmadığınız kiracıyı dahi taşınmazdan çıkarmak hem külfetli, hem de masraflı olacaktır.
Sonuç olarak; eğer iyi bir kiracınız var ise kıymetini bilin. İyi bir ev sahibiniz var ise yine kıymetini bilin.
Hukuk, insanların daha iyi bir hayat yaşaması ve birbirleri ile olan ilişkilerinde huzurlu olmaları için vardır. Hukukun temeli de karşılıklı iyi niyettir.
Hukuk yoluna başvurduğumuzda zaman kaybı yaşanmaması ve haklarımıza daha çabuk kavuşmamız için ise hak aramaya devam etmekten başka çaremiz yok.
Hukuku askıya alırsanız, hukuk hiçbir şey kaybetmez ama biz her şeyimizi kaybederiz.
Güçlü olanın haklı olduğu bir dünya hiçbirimizi mutlu etmez.
Hukukun insana değil, insanların hukuka ihtiyacı var.Bunun için her zamanki gibi diyoruz ki;
Herkes için Hukuk, Herkes için Adalet!