Evet, savaşa gitmiyoruz, yerel seçime gidiyoruz. Şimdiden tüm milletimize hayırlar getirsin. Rabbim ülkemizi her türlü felâketten korusun.
Bu seçim sonucunda, önümüzdeki 5 yıl boyunca yerel yönetim mekanizmasında rol alacak kişileri seçeceğiz.
Belki pek çoğu seçildikleri günün ertesinde çıkıp da,
“Dün ben de sizler gibi fâniydim. Ama bugün seçilmiş kişiyim” diyecek.
Pek azı da “asil azmaz, bal kokmaz” sözü gereğince duruşlarını değiştirmeyecek, kibir kulesi haline gelmeyecekler.
Ama bizler yine günlük telaşımıza devam edeceğiz. Kimimiz geçim derdinde, kimimiz iş derdinde, kimimiz eğitim derdinde olacak. Hasta olanlarımız şifa peşinde koşacak.
Bizim seçtiğimiz “seçilmişler” ise büyük projeler (!) peşinde olacaklar.
Yani yine herkes kendi derdiyle başbaşa kalacak.
Seçmen değil, Vatandaş / birey olalım!
Bugüne kadar sadece seçimden seçime sesimiz duyuldu. Vatandaş/birey olarak taleplerimiz hep seçimden sonrasına ertelendi.
Verilen vaadlerin pek çoğu da unutuldu/unutturuldu. Ya da huzurlu şehirler vaad etmiştik, ama, elimizde o yok siz mevcutla yetinin anlamına gelecek icraatlar yapıldı.
Bu seçimden sonra farklı olsun.
Hepimiz bilinçli bir şekilde hak arayan vatandaşlar, bireyler olalım.
Futbol takımı tutar gibi parti tutmaktan vazgeçelim. Yaşadığımız yerin ( köy, belde, ilçe, şehir vb.) güzelleşmesi, daha yaşanılabilir bir yer olması için çaba harcayalım.
Biraraya gelelim. Düşüncelerimizi, fikirlerimizi, projelerimizi dile getirelim. Gerektiğinde yanlışa elbirliğiyle dur diyelim.
Yanlışlara partizanca tavırla sahip çıkmayalım.
Seçimden seçime “seçilmişler” belirleyip, sonra da etkisiz eleman olmayalım.
Yönetimden ne bekliyoruz
Hepimiz ayrı bireyleriz. Ayrı aklımız, ayrı hayallerimiz, ayrı beklentilerimiz var. Asgari müştereklerde de ortak beklentilerimiz…
Benim yönetimden beklediğim “ADALET”
Bu kavram; hak, hukuk, ahlâk, ehliyet, liyakat, vicdan gibi erdemli tüm davranışları içine alır.
Adalet, herşeyi yerli yerince yapmayı gerektirir. Herşeyi yerli yerince yapabilmek için de tüm bu hasletlere sahip olmak gerekir.
Sandıktan çıkan “seçilmişler”, âdil bir yönetim sergilerse “gerçek seçilmiş” olabilirler.
Adaletsiz olanları ise, ateşten gömlek olan yönetimde başarısız olur, binlerce kul hakkına tecavüz etmiş olarak giderler.
Dünyadaki adalette zamanaşımı olsa da, ilâhi adalette zamanaşımı yoktur.
Yönetimin temeli “ADALET”
Muhakkak ki Allah İnsanlara adaleti emreder. ( Her cuma hutbelerde bu çağrı yapılıyor)
Adalet mülkün (devletin) temelidir. (Hz. Ömer)
Türkiye Cumhuriyeti’nin bânisi Atatürk,
“Adalet mülkün temelidir” ilkesini cumhuriyetin kurucu ilkesi olarak belirlemiştir.
Fatih Sultan Mehmet Han der ki,
“…Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.”
Peki “adalet” nerede?
Adalet “Temis” heykelinde değil.
Adalet mahkemelerde de değil.
Adalet gökten zembille inecek de değil.
Adalet, partilerin ya da zümrelerin tekelinde de değil
Adalet için göklerden gelecek kararı da beklemeye gerek yok.
Adaleti var edecek, yaşatacak bizleriz. Biz sahip çıkacağız, biz yaşatacağız. Hz. Ömer’in yanlışı olduğunda o yanlışa karşı çıkacak sahabelerin olduğu gibi, biz de adaletsizliklere karşı çıkacağız.
Tabii güçsüzlerin adaletli olması yetmez. Önce güçlü olanların, etkili ve yetkili olanların adaletli olması beklenir.
Asıl kahramanlık, elinde güç varken âdil olabilmektir. Elindeki yetkiler alındıktan sonra adalet dersi verenlerin faydası olmaz.
Hepimiz bilinçli vatandaşlar olup da, “herkes için hukuk, herkes için adalet” dediğimizde, Devletimizi de yaşatmış, ayakta tutmuş olacağız.
İşte ben de bu düşüncelerle, “herkes için hukuk, herkes için adalet” sözlerini tekrarlıyor
Ve,
2019 yerel seçimlerimizin, ülkemizde adaletin tesisine ve hukuka bağlı, âdil ( ehliyet, liyakat, vicdan sahibi) seçilmişlerin göreve gelmesine vesile olmasını temenni ediyorum.